OECD’ye bağlı olan Mali Eylem Görev Gücü (FATF), kripto para gibi sanal varlıkları ve bunların hizmet sağlayıcılarını ilgilendiren standartlarını güncelledi.
Mali Eylem Görev Gücünün 2021 yılı için hazırlayarak perşembe günü yayımladığı kılavuzda; sanal varlıkların ve sanal varlık hizmet sağlayıcılarının tanımında, bu hizmet sağlayıcıların lisanslandırılma süreci ve seyahat kuralı ile ilgili maddelerde güncellemeye gidildi.
Kara para aklamayla mücadele amacıyla 1989 yılında uluslararası düzeyde kurulan FATF, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu toplamda 39 üyesini dönemlik olarak denetler.
FATF; sanal varlık kullanımı ile hizmet sağlayıcılarının barındırdığı riskleri hafifletmek için üye ülkelerin izleyebileceği standartlara ilişkin ilk kez 2019 yılında bir kılavuz yayımladı ve bu kılavuzu o tarihten beri, üye ülkelerden gelen dönüşleri de gözeterek güncelliyor.
Kripto para borsalarının nasıl denetleneceğine, seyahat kuralının uygulanışına ve daha farklı hususlara ilişkin standartlar barındıran kılavuz, FATF’ye üye bazı ülkeler tarafından benimsenmeye başladı.
Türkiye’de bu yıl Mali Suçları Araştırma Kurulunun yükümlülüklerine tabi kuruluşlar kapsamına alınan ve kripto varlık hizmet sağlayıcısı olarak tanımlanan kuruluşlar için de bir rehber yayımlanmıştı.
Bu yılın kılavuzunda, non-fungible token ve merkeziyetsiz finans (DeFi) platformları ile ilgili bazı soru işaretleri ele alındı.
Non-fungible token, sanal varlık sayılır mı?
Herhangi bir enstrümanın, FATF standartları uyarınca sanal varlık olarak tanımlanabilmesi için hem dijital olması hem dijital olarak kendi başına alınıp-satılabilir ve transfer edilebilir olması hem de ödeme veya yatırım amaçlı kullanılabilir olması gerekiyor.
Dolayısıyla bankalarda tutulan kayıtlar; her ne kadar dijital olsalar ve her ne kadar hesap sahibinin o hesaptaki itibari paralar üstündeki hakkını temsil ediyor olsalar da sanal varlık olarak değerlendirilmiyor.
Birbirinin yerini tutmayan ve biricik yapıda olan dijital varlıklar, ödeme veya yatırım aracı olarak değil koleksiyon amacıyla kullanılmaları halinde sanal varlık olarak görülmüyor.
Ancak sanal varlık dünyasının hızla evrildiği ve bazı NFT’lerin, kullanım alanlarına bağlı olacak şekilde FATF standartlarına tabi tutulabileceği belirtiliyor ve “Ülkeler, NFT’lere FATF standartlarını uygularken bunu olay bazında yapmayı düşünebilir.” önerisinde bulunuluyor.
Hangi uygulamaların sözde merkeziyetsiz olduğu belirlenecek
FATF; bazı “DeFi sistemlerinin, o sistem üstünde yeteri kadar kontrol veya etki sahibi bir kişi olmasına rağmen kendilerini merkeziyetsiz olarak adlandırabildiğini”, bu gibi durumlarda söz konusu DeFi uygulamasının üreticisinin, sahibinin ve operatörünün, sanal varlık hizmet sağlayıcısı standartlarına tabi tutulabileceğini açıkladı.
“Ülkelerin, [böyle bir] hizmet verdiği tespit edilebilecek gerçek veya tüzel bir kişi olup olmadığını belirlemeden önce her tikel vakayı kendi olguları ve şartları içerisinde değerlendirmesi gerekecek.”
Böyle kişilerin, tespit edilmeleri halinde, suç gelirlerinin aklanması ve terörizm finansmanına karşı alınmış önlemlere uyum sağlaması beklenecek.
Ulusal otoriteler, herhangi bir DeFi uygulamasında yeteri kadar kontrol sahibi birini tespit edememeleri halinde, söz konusu DeFi uygulamasının camiasından temsilcilerle iletişime geçebilecek, o DeFi uygulamasının barındırdığı riskleri hafifletmek için önlemler alabilecekler.
Yorumlar kapalı.