Bitcoin madenciliği dünya çapında popüler oldukça, ekolojik ayak izi konusundaki endişeler nedeniyle eleştirilere de yol açmaktadır. Peki enerji tüketimiyle ilgili ortak endişeler nelerdir?
Bitcoin, insanların dikkatini kripto para yatırımına çekti ve bu aynı zamanda iklim aktivistlerinin ve enerji uzmanlarının da ilgilendiği bir konu haline geldi. Para biriminin çok fazla enerji kullandığı bildirilmekte; şu anda yılda yaklaşık olarak 110 TWh tüketmekte ve bu da onu, dünya elektrik üretiminin %0,5’ine denk getirmektedir. Karşılaştırıldığında, bu İsveç gibi ülkelerin yıllık enerji tüketimine kabaca eşdeğerdir.
Bununla birlikte, ARK Invest ve Square’in “Temiz Enerji Geleceğinin Anahtarı Olarak Bitcoin” ve CoinShares’in Bitcoin madenciliği raporu gibi çalışmalar, kripto para madenciliğinin yenilenebilir enerjiye yatırımı teşvik edebileceğini ve şebeke için daha fazla enerji üretebileceğini öne sürmektedir.
Çalışmalardan ilki, “Bitcoin’li bir dünya, sabit bir halde, yenilenebilir kaynaklardan karbon emisyonu olmadan daha fazla elektrik üreten bir dünyadır” der.
Ancak, Bitcoin madenciliği ve yenilenebilir kaynaklar, daha istikrarlı bir şebeke ve bilinçli enerji tüketimi için birlikte çalışabilir mi?
Bitcoin Madenciliği ve Enerji Tüketimi
Bitcoin’e ve madenciliğine olan büyük ilgiyle, trendin istikrarlı bir şekilde artması koşuluyla, birkaç yıl içinde tüketeceği enerji miktarı ile ilgili birçok araştırma ortaya çıkmıştır.
Son birkaç yılda, bir dizi rapor, Bitcoin’in enerji tüketiminin kontrolden çıktığını iddia etmiştir. Örneğin bir rapora göre, bir gün Bitcoin ağının tüm dünyanın bugün kullandığı kadar elektrik kullanmaya başlayacağını öne sürmektedir.
Madencilik, işlemlerin kaydedildiği bir blok zincir olan çevrimiçi ve merkezi olmayan bir defter ile başlar. Bitcoin madenciliği süreci daha sonra karmaşık matematiksel problemleri çözerek blok zincirine ayrı bloklar ekler. Bu da, sürecin önemli miktarda bilgi işlem ve elektrik gücü gerektirdiği anlamına gelmektedir. Bu nedenle, madencilik için kaynak yoğun ve güçlü donanım gerekmektedir.
Bu sürecin bir öncelik olarak kabul edilip edilmediği ve aşırı enerji kullanımının doğru olup olmadığı ile ilgili sorular, insanların Bitcoin madenciliğini nasıl algıladıklarına bağlı olarak yorumlanabilir. Tepkilerin büyük bir kısmı, birisinin modern para sistemleri üzerindeki kalıcı etkisine inanıp inanmadığı veya bunun sadece bir saplantı olup olmadığı ile ilgilidir.
Bitcoin’in Yeşil Enerji ile İlişkisi
Kuşkusuz, Bitcoin için kullanılan büyük miktarda enerji dirence neden olmaktadır. Ancak, ARK Invest ve Square’in araştırması, yenilenebilir enerji gelişimini artırma fırsatlarına odaklanmaktadır. Örneğin, şebekede fazla enerji bulunan dönemlerde, yeşil bir enerji geliştiricisi kripto para madenciliğinden para kazanabilmektedir.
Bu tartışmaya karşı söylenen şey, Bitcoin’in yenilenebilir kaynaklarla gerçekçi bir şekilde ortak olamayacağı ve bazı yerlerde, gezegende kötü bir karbon ayak izine sahip olduğu ve önemli miktarda kömür kaynaklı enerji kullandığıdır.
Perspektifler
Bitcoin madenciliği ve yenilenebilir kaynaklarla ilgili endişelere rağmen, madencilik kârlılığının büyük ölçüde elektriğin fiyatına bağlı olduğu açıktır. Bu da, madencileri mevcut en ucuz enerji kaynaklarını aramaya ve kullanmaya sevk etmektedir.
Hükümetler, endüstriyel tarifelerle şebekeden gelen tüketimi kullanan madencileri takip ederken, madencilerin hidroelektrik endüstrisi ile işbirliği yapma olasılığı gibi bazı alternatif seçenekleri vardır. Güneş ve rüzgar gibi diğer teknolojiler hala araştırılmakta ve madenciler için pahalı seçeneklerdir. El Salvador ise şu anda volkanik enerji ile Bitcoin madenciliği yapmayı düşünmektedir.
Bitcoin madenciliği faaliyetleri, fazla enerji varlığını geride bıraktığından, özellikle enerji piyasası dekarbonizasyona doğru büyük adımlar atarken, enerji tüketimi sürecinin haklı çıkarılacak kadar önemli olup olmadığı konusundaki tartışmalar çoğalmaktadır.
Bu nedenle, kripto topluluğunun bu faaliyetle ilişkili ekolojik sorunlarla başa çıkıp çıkamayacağı yakın gelecekte çok önemli olabilir.